top of page

Çocuğumun Duygularını Yönetmesine Nasıl Yardımcı Olurum?

  • Yazarın fotoğrafı: Ayça Özbatır
    Ayça Özbatır
  • 5 Haz 2020
  • 5 dakikada okunur

ree


Duyguları yönetmek zordur. Tamamen gelişmiş zihinsel yapılarımızla biz yetişkinler için ne kadar zor ise, hala gelişmekte olan beyinleri ile küçük insanlar için çok daha zordur. Birçok ebeveyn, çocuklarının duygularını yönetme şekli hakkında endişelenmektedir. Çocuklarının çok hassas olduğundan, hemen sıkıntıya kapılacağından, öfke nöbeti geçireceğinden, hayal kırıklığıyla başa çıkamayacağından veya çok fazla ağlayacağından endişe ediyorlar.


Çocuğunuzun duygularını nasıl düzenleyeceğini öğrenmesine yardımcı olmak, ebeveyn olarak öğretebileceğiniz en önemli şeylerden biridir. Eğitim yaşantısını, akıl sağlığını, başkaları ile ilişkilerini, profesyonel yaşamı, esnekliklerini, benlik saygısı gibi pek çok şeyi etkileyen önemli bir konudur. Şimdi ve gelecekte yaptıkları ve yapacakları hemen hemen her şey için, duygular söz konusu olduğunda bir dereceye kadar kendi kendilerini düzenlemeleri gerekir. Sonuçta, yetişkinliğe ulaştıklarında hala öfke nöbetleri yaşamalarını istemeyiz!


Size duygu düzenlemesi hakkında bir şey söyleyeyim. Duygu düzenleme öğrenilen bir beceridir yani öğretilebilir bir beceridir. Sadece nasıl olduğunu bilmemiz gerekir. Şimdi size bu konuda bazı tiyolar vereceğim.


Çocuğunuza, duygularını uygun bir şekilde nasıl düzenleyeceğini ve yöneteceğini nazikçe öğretmek için atabileceğiniz bazı adımlar var:


1. Kendi duygularınızı uygun şekilde yönetin.

Bunu hep söylüyorum ve tekrar söyleyeceğim. Çünkü bu çok önemli. Çocuğunuzun kendi duygularını düzenlemeyi öğrenmesine yardımcı olmak için yapabileceğiniz bir numaralı şey, kendi duygularınızı düzenlemeyi modellemektir. Zor mu? evet çok kolay değil. Bunun ebeveynlikle ilgili en zor şeylerden biri olduğunu düşünüyorum. Ve kimse sizi önceden bu konuda uyarmaz. Çeşitli nedenlerden ötürü, bu küçük insanlar sınırlarımızı zorlayacak ya da toleransımızı düşürecek düğmelerimize basarlar. Farkında olmadan ya da olarak bir tepki veririz. Bu çok normal bir durum aslında. Önemli olan istenmeyen bir tepki verdiğimizde de bu tepki ile ilgili konuşabilmektir.


Böyle bir durum olduğunda çocuklardan uzaklaşmayı istemeniz de normaldir. Neden? Çünkü onların duygusal tutumları, içimizdeki kaçma veya kavga tepkisini tetikler. Yani temel olarak, tepkileri bizde strese neden olur. Bu stres bizi kaçmaya ya da mücadele etmeye yönlendirir. Ve böylece, agresif bir çocukla ya da hayal kırıklığı yaşayan bir çocukla karşı karşıya kaldığımızda ya yaşadığımız stresle mücade etmek isteriz (yani bağırmak, çığlık atmak, dövmek, vurmak ya da şaplak etmek) ya da oradan kaçmak, o ortamdan uzaklaşmak (yani onları odalarına göndermek, durmalarını, uzaklaşmalarını söylemek - ya da kendimizin gitmesi gibi) isteriz.


Bu yaklaşımdaki sorun, verdiği alt mesaj duygularının yanlış olduğu ve başkalarını rahatsız ettiğini öğretmesidir. Duyguları ifade etmenin onların başını belaya sokacağını veya inciteceğini öğretmesidir. Ebeveyn olarak, onlar kaos yaşarken, sakin olmak bizim işimiz. Öfke nöbetleri karşısında sakinliği koruyabilmek. Eğer o anda kendi duygularınıza hakim olamıyorsanız size uygun sakinleştirici stratejiler bulun ve kullanın. Çünkü zorluk karşısında sakin kalamazsanız, onların dünyada nasıl sakin olmasını bekleyebilirsiniz? Beyinleri hala gelişiyor ve kabul edip etmediğinizi ya da beğenip beğenmediğinizi görmek için her zaman sizi izliyorlar. Bu şekilde öğreniyorlar. Bu yüzden onlara duygularını nasıl yönettiğinizi göstererek yararlı stratejiler konusunda model olabilirsiniz.


2. Duygular hakkında konuşun.

Çocuklara duyguları hakkında konuşmaları gereken dili verin. Duyguları gördüğünüzde etiketleyin, “O küçük kız ağlıyor, üzgün hissediyor olabilir.” Duyguları kendiniz hissettiğinizde etiketleyin, “Bu trafikte sıkıştığım için sinirli hissediyorum.”


Ebeveyn olarak çoğu zaman, duygularımızı çocuklarımıza hissettirmememiz gerektiğine inanıyoruz. Özellikle “olumsuz” olanları. Ancak duygularımızı (uygun şekilde) ifade etmek, çocukların da duyguları hakkında konuşmanın uygun olduğunu, yönetebileceklerini ve bu duyguların sonsuza kadar sürmeyeceğini bilmelerini sağlar. “Sinirli hissediyorum, ama sakin kalmama yardım etmek için müzik dinleyebilirim ve sonunda trafik sıkışıklığının içinden çıkacağım ve tekrar daha iyi hissedeceğim” gibi paylaşımları deneyin.


3. Çocuğunuzun duygularını tanımasına yardımcı olun.

Buna daha küçüklükten itibaren çocuğunuzun duygularını etiketleyerek başlayabilirsiniz. Gözlemlediğiniz duyguyu etiketleyin: “Hayal kırıklığına uğramış hissediyorsun çünkü arkadaşın diğer arkadaşını tercih etti. Kızgın hissediyorsun çünkü baban hayır dedi. Parktan ayrılmak zorunda olduğumuz için üzülüyorsun. ”gibi.


Bu, çocuğunuzun o anda hissettiği ile duyguları eşleştirmesine yardımcı olacaktır. Ayrıca, çocuğunuzun duygularının kaynağını anlamasına yardımcı olacaktır. Her duygunun bir tetikleyicisi vardır.


Bunu, çocuğunuzun anlaması önemlidir, çünkü duygular rahatsızlık veriyorsa ve aniden hiçbir sebep olmadan ortaya çıkıyorsa - bu biraz korkutucu olabilir. O yüzden duyguyu anlamlandırmasına yardımcı olmak gerekir. Yoksa duygusunun üzerinde kontrolü olmadığını gösterir. Nasıl hissettiğimizi tanımlayabilirsek duygu ile ne yaptığımızı kesinlikle kontrol edebiliriz ya da yönetebiliriz. İşte bu şekilde daha iyi hissedebiliriz.


Ayrıca çocuklarınızla duygularını yaşadıklarında bedenlerinde ne hissettikleri hakkında konuşun: “Kızdığında bacaklarını sallıyorsun. Üzgün ​​olduğunu görebiliyorum çünkü ağlıyorsun. kaygılandığını görüyorum, ne hissediyorsun bedeninde?”gibi.


Duygusal olarak nasıl hissettiğimizi fark etmeden önce genellikle vücudumuzda fiziksel duyumları fark ederiz. Kaslarımız gerilmeye başlar, başımız zonklar, ağzımız kurur. Duyguların bazı fiziksel tepkilerle ilişkili olduğunu öğrenmek, çocuğunuzun duygularını tepki vermeden önce erken tanımlamasını sağlar. Çünkü bu duygu treni gittiğinde, durdurmak çok daha zor olacaktır.


4. Duygularını doğrulayın.


“Buna mı ağlıyorsun?” veya “Korkacak hiçbir şey yok.” veya “İyi olacak.” gibi ifadelerle nasıl hissettiklerini göz ardı etmeyin. Sadece daha iyi hissetmelerini istediğinizi biliyorum. Fakat bunun gibi yorumlar çocuğunuza duygularını “hissetmemesi gerektiğini" düşündürür. Kendi duygularına güvenmemeyi öğrenir. Korkacak bir şey olmayabilir. Ancak duygularının daha az gerçek olduğunu göstermez.


Nasıl hissettiklerini kabul etmek, belki deneyimlerini normalleştirmek ve duygu ile başa çıkmak için bir öneri sunmak daha yararlıdır. Örneğin, “Pek çok çocuk okulun ilk gününde gergin hisseder. Yeni şeyler yaptığımda ben de gergin hissediyorum. Daha az gergin hissetmene yardımcı olmak için ne yapabiliriz? ” Ya da, “Şimdi korktuğunu biliyorum, ama bazen gerçekten korkutucu olacağını düşündüğümüz şey, denediğimizde çok korkutucu olmayabilir. Bir şeyden korktuğun ve düşündüğünden daha az korkutucu olduğu bir zaman geliyor mu aklına? ” gibi.


Gerçek hayat deneyimlerinden faydalanmak kadar etkili bir şey yoktur. Sadece bu stratejiyi kullanırsanız, korktukları bir şeyi etkili bir şekilde yönettikleri bir zamanı düşünebilirler, bu da kendi kendilerine durumla baş etmek için güven verir.


5. Duygularını ifade etmelerine izin verin.

Sizinkinden farklı olsalar bile duygularını ifade etmelerine fırsat tanıyın. Nasıl hissettiklerini ifade etmelerine izin verilmeyen çocuklar, duyguları ifade etmenin güvenli olmadığını öğrenirler. Bu duyguları kendi içlerine atmayı öğrenirler. Hâlâ o duyguları hissederler çünkü kendimizi hissetmekten alıkoyamayız. Bu duyguları bir gün taşana kadar daha derine itmeye devam edecektir. Ve sonra patlayacaktır. İfade etmesine izin verilmeyen tüm bu duygular yüzeye çıkacaktır. Bazen onları tetikleyen gerçekten küçük bir şey olacaktır. Yaşanan duruma karşı verdikleri tepki büyük olduğunda bu duygu korkutucu gelecek ve duyguyu kontrol etme fikri daha da güçlenecek ve böylece bu sağlıksız döngü devam edecektir.


Peki, bir çocuğun duygularını ifade etmesine izin vermeyen şey nedir? "Üzülecek hiçbir şey yok. Bununla başa çıkamıyorum. Sakinleşene kadar odana git. Ağlamayı kes. ” gibi yaklaşımlar duyguyu ifade etmeyi engeller. Ayrıca duygusal bir süreçte çocuğa bu durum cezalandırılıyorum duygusu verecektir. Şimdi, burada yanlış bir fikre kapılmayın. Çocuğunuz yanlış bir şey yapıyorsa, kesinlikle sınırları belirlemeniz gerekir. Fakat duygularını ifade ettiği için cezalandırmadığımızdan emin olmalıyız. Kızgın hissetmek sorun değil. Kızgın olduğumuzda başkalarına vurmak uygun değil. Sinirli hissetmek sorun değil. Hayal kırıklığına uğradığınızda bir şeyler atmak uygun değildir. Farkı görüyor musunuz? Duyguyu anlamak zorundayız ama duygunun ifade edilme şekline sınır koyabiliriz.


Duyguyu davranıştan ayırmamız gerekir, böylece duygusunu uygun ifade etme yöntemlerini öğretebiliriz. Önce duyguyu doğrulayarak ve sakinleşmelerine yardımcı olarak yapıyoruz. Sakinleştikten sonra davranışla ilgileniyoruz.


6. Baş etme becerilerini öğretin.

Birçok ebeveyn ve öğretmen, çocukların duygularla nasıl başa çıkmaları gerektiğini bilmelerini bekler. Ama onlara bunun nasıl yapılacağını gerçekten öğretmeden bunu beklemek doğru değildir. Peki onların nasıl öğrenmelerini bekleriz? Ne yapmamaları gerektiğini onlara söylemek yeterli değildir. Onlara neler yapabileceklerini göstermeliyiz. Çocuklar için baş etme becerilerini modellemek önemlidir. Sizin için neyin işe yaradığını bulun ve yapın. Çocuğunuza neden bunu yaptığınızı açıklayın. Sık sık kendi başa çıkma becerilerinizi kullandığınızı görmelerine izin verin. Ama aynı zamanda kendi baş etme becerilerini bulmalarına da teşvik edin.


Çocuklarla başa çıkma becerileri hakkında konuştuğumda, onlarla hayali alet kutuları hakkında konuşuyorum. Bu alet kutusunu olabildiğince farklı aletlerle doldurmak istiyoruz. Bazen bir uygulamaya ihtiyaçları olabilir. Bazen, işe yarayan bir alet bulana kadar her beceriyi kutudan çıkarıp denemesi gerekebilir. Alet kutusuna ne kadar çok beceri koyarsak, o kadar çok seçeneğe sahip olurlar.


Her beceri her durumda çalışmayacaktır. Her beceri her çocuk için işe yaramayabilir. Bazen benzer bir durumda iyi çalışan bir beceri başka bir durumda etkili olmaz. Muhtemelen zaman içinde favoriler geliştirecekdir. Ancak test edene kadar hangi yöntemin, hangi durum için en iyi olduğunu bilmeyeceklerdir. Taşana kadar bu araç kutusuna yapabildiğiniz kadar çok beceri katmaya çalışın.


Burada başa çıkma becerileri hakkında ayrıntılara girmeyeceğim. Ama denemek isteyebileceğiniz bazı örnekler: nefes egzersizleri, yoga, spor, sakin bir köşeye / düşünme alanı yaratma, kitap okuma, resim yapma, mandala boyama, yürüyüş, müzik dinleme, sarılmak, yazmak gibi.


İlk başta, çocuğunuza muhtemelen bu stratejileri hatırlatmanız veya onlarla uygulamanız gerekecektir. Bu normal ve beklenen bir durumdur. Çocuğunuzun bu anlarda kasıtlı olarak hayatınızı zorlaştırmaya çalışmadığını bilin. Çocukların yaşı ne olursa olsun duyguları yoğunlaştığında sakinleşebilmek için yardıma ihtiyaçları olacaktır. Bunu yapabilmek için de sizinle iletişimde olmaya ihtiyaçları duyacaklardır.




 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
Ergenler Neden Motive Olamıyor?

Anne babalardan ergenlik çağındaki çocuklarının potansiyelini en iyi şekilde değerlendiremediğine ya da odaklanmada sorun yaşadıklarına...

 
 
 
Ne Zaman Terapi Desteği Gerekir?

Son dönemde basın ve medyaya yansıyan bir çok endişe verici haber ile karşı karşıyayız. Ruhsal sağlık sorunları giderek yaygınlaşıyor....

 
 
 

Yorumlar


bottom of page