top of page

Yeterince Ebeveynlik: Öz yeterlilik

  • Yazarın fotoğrafı: Ayça Özbatır
    Ayça Özbatır
  • 29 Ara 2019
  • 4 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 30 Ara 2019

ree


14 Aralık Cumartesi günü Yeterince Ebeveynlik: Öz yeterlilik sempozyumunda değerli konuşmacılarında yer aldığı etkinlikte, çocukların ruh sağlığı yerinde, başarılı yetişkinler olmaları için neler yapılabileceğini anne babalarla beraber konuştuk. Kendi tecrübelerim ve gözlemlerimle o gün konuşulanları sizler için derlemek istedim.

Öncelikle çocuklara destek olmak ya da yardım etmek ile hayatlarının her alanına dahil olmayı birbirine karıştırıyoruz.

Size sorsam, çocuklarınız için beklentiniz nedir? Nasıl cevap verirdiniz? Duyar gibiyim;

Öz güvenli olsun…

Zorluklarla baş edebilsin.

İyi bir meslek sahibi olsun. Mutlu olsun. Başarılı olsun.

Peki tüm bu hayal ettiklerimizi çocuklara nasıl sağlayabiliriz?

Öz saygı kişinin kendini değerli bulması iken öz yeterlilik ise kişinin bir işi başarıyla yapmak için gerekli becerilere sahip olduğu konusundaki inancıdır. Öz yeterlik inancı insan davranışlarını etkiler.

Çocuklara kendilerini tanımaları, her yönden geliştirebilmeleri için alan açmaktır. Bunu sağlayabilmeleri için hayat içinde idman gerekir. Nasıl iyi bir basketbolcu olması için gerekli antremanlarını yapması gerekiyorsa, ya da bir yabancı dili çok iyi konuşabilmek için pratik yapmaya zaman ayırması gerekiyorsa ego gücü de böyle gelişir.

Martin Seligman der ki, “Çocukları mutlu olsun diye yetiştirirken depresyon arttı.”

Sadece mutluluk üzerine kurulan etkileşimler bir noktada kişiyi ayakları yere basan yetişkinlere dönüştürmüyor. Kişinin yapabilirliğine inancı yani öz yeterlilik için deneyim alanlarının artırılması gerekiyor.

Rousseau “Acınası bir çocuk yetiştirmek istiyorsanız her istediğini yapın.” derken aslında günümüzdeki öz yeterliliği desteklemek yerine köstekleyen anne baba yaklaşımlarını çok iyi özetliyor.

Eğer bir çocuk gelişimsel olarak en temel konulardaki kaslarının gelişiminde güdük kalmışsa daha üst düzey işleri yapamaz. En temelde yaşına uygun sorumluluklar ve görevler verilmeyip ilkokula geldiğinde ders çalışma ve okul sorumluluklarını kendi kendine yapması beklenen bir çocuk için bu durum haksızlıktır çünkü şu ana kadar temel sorumlulukları yapamayan, yapmasına fırsat verilmeyen bir kişi daha üst sorumlulukları nasıl yapabilsin ki sorusunu gündeme getirmektedir.

Çocukların dış dünyada kullanacakları tek kod, evdeki yaşantılarıdır. Karakter evde şekillenir, değerler evde oluşur. Evdeki prens ve prensesler dış dünyaya çıkıp sıradan kişiler olduklarında kaygılar da ortaya çıkıyor. Hele bir de yenilgi ya da başarısızlığı deneyimlemedikleri için paralize oluyorlar. Yenilgiyi deneyimlemeyen çocukların gerçek dünyada başarılı olması çok zor.

Çocuğun sınır kavramını bilmemesi ciddi ego problemi yaratıyor.

Anne baba çocuğun kendi sosyal ortamındaki arkadaş ilişkilerine ve ödev yapma gibi alanlarına direk müdahil olduğunda çocukta “ben yeterli değilim.” duygusu gelişiyor.

Çocuklar olumsuz bir duygu ile geldiğinde anne baba, çocuğun getirdiği ya da paylaştığı olumsuzu taşıyamama, kıyamama ya da kaldıramama tepkisi gösteriyor. Bir şeyler yapması gerektiğini düşünüyor. Burada iki durum ortaya çıkabilir: Anne babanın da kendine getirilenle içinde küçük kız/erkek çocuk ortaya çıkıyor, kendi öyküsünde bir yere dokunuyor. Zaten anne babanın kendi öyküsünde bir yere değiyorsa anne baba dayanamıyor. Ya da çocukların olumsuzu yaşadığı durumu kendi anne babalık rolüne de yansıtabiliyor. O zaman kendi anne babalığına bir söz gelirse diye müdahale etme ihtiyacı hissediyor. Çocuklardan geleni karşılamada biz de oluşan duygunun altında yatan nedenlerin iyi farkına varmak gerekiyor. Anne baba olmak kolay değil. Çünkü anne baba olarak bizler de çocuklarla birlikte anne babalık rolünde büyüyoruz. Onlarla hem içimizdeki çocuğu hem de yetişkin tarafımızı eğitiyoruz.

Öz yeterlilik için;

Sorun’u dert etmiyoruz. Sistemin sorun yaratması çok değerli, sorun olmalı da. Çünkü hem öğrenme fırsatı yaratır ve hem de sistem nefes alır. Temel sorun, sorunu nasıl karşıladığımızla ilgilidir. Çocuklar kendi tepkilerini geliştirirken aynaya bakarlar, ayna ise anne, baba ya da öğretmendir.

Çocuklar öncelikle evde daha güvenli ve destekleyen bir aile ortamında sınırları, ertelemeleri, yetersizlikleri yaşamalı ki katlanabilme, dayanabilme ve düşse de yola devam edebilme, çaba gösterme, sabırlı olma becerileri gelişebilsin. Bu sınırlamaları, üçüncü olabilmeyi, bazı kapıların kapalı olduğunu, her zaman her istediğinin olamadığını ve bazen hayal kırıklıkları olabileceğini evde anne babanın güvenli kollarında deneyimlerse, dış dünyaya çıktığında bağışıklığı kazanmış olacakları için daha güçlü ve duygusal dayanıklılığı gelişmiş olarak yeni durumlara ayak uydurabilecektir.

Çocuğun makul tepkiyi alması her zaman iyi değil. Sistem kurmak, kötü olayları önlemek değil, destek ve güven verici sistem kurmak anlamına gelir aslında.

Eğitim, defalarca aynı şeyi tekrar etmektir, öğrenme böyle bir şeydir. Çocuğu merak eden, duygularına alan açan ebeveyn olmaktan bahsediyoruz. Amacımız listenin eksiksiz tamamlanması değil ya da eksiği görme ve tamamlamaya odaklanma değil, zorlukları kolay olanla değiştirmek değil ya da onu başarılı kılan varlık olmak ya da anne babalık rolünde mükemmel olmak değil. Sınır koyan, yönlendiren olmak önemlidir. Bazen mutsuz olacağını bilseniz de çocuğunuzun bu duyguyu yaşamasına izin vermektir. Katlanabilme becerisi böyle gelişir.

Benlik Saygısını Geliştirmesine Destek olun. Bazen daha kendi kendine yeterli olmak, kendi derinlerine bakmayı gerektirir. Kendinize ve çocuğunuza kendini tanıyabileceği sorular sorun. Nasıl biri olduğunu düşünüyorsun? Kim olduğunla gurur duyuyor musun? Günlük seçimlerine güveniyor musunuz?


Becerilerini geliştirmesi için deneyimlerini artırın. Yeni becerilere hakim olmak için çalışmak, deneyimlemek kişinin kendi refahını sağlama yeteneğinin güçlendirilmesine yardımcı olabilir ve kişiyi kendi kendine daha yeterli hale getirir.


Duygu ve düşüncelerini paylaşması konusunda girişken olmalarına teşvik edin. Çocuğunuzun adına sözcü olmak yerine onun kendini ifade etmesi için teşvik edin. Herkesin mutlu olmasını istemek kötü bir şey değildir, ama herkesi memnun etmek her zaman mümkün ve gerçekçi değildir. Başkalarının duygularını kendinizin önüne koyduğunuzda, gerçekte hayattan ne istediğinize odaklanmayı kaybedebilirsiniz. Bu konuda çalışan Chronister'a göre, "Atılganlık duygusal bağımlılığa neden olan duygularla mücadele edebilen bir özelliktir. Duygularımızı ve başkalarından gerçekten ne istediğimizi uygun bir dille ifade edersek, sadece kişiler arası daha fazla saygı kazanmakla kalmaz, sonuç olarak duygusal olarak daha bağımsız hale geliriz. Girişkenlik, düşüncelerinizin ve duygularınızın diğer insanlarınkiyle aynı ağırlığa sahip olduğunu ifade eden bir duruştur. Duruşunuzu sürdürmek, başkalarına karşı olsa bile, duygusal bağımsızlığın bir işaretidir. "


Özetle, Öz yeterlilik kendine güven ve memnun hissetme kalitesidir. Mutlu ve başarılı yetişkinler için çocuklara deneyimleme ve düşünme alanı bırakmaktır. Onlara ait olanı onlara vermektir.

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
Ergenler Neden Motive Olamıyor?

Anne babalardan ergenlik çağındaki çocuklarının potansiyelini en iyi şekilde değerlendiremediğine ya da odaklanmada sorun yaşadıklarına...

 
 
 
Ne Zaman Terapi Desteği Gerekir?

Son dönemde basın ve medyaya yansıyan bir çok endişe verici haber ile karşı karşıyayız. Ruhsal sağlık sorunları giderek yaygınlaşıyor....

 
 
 

Yorumlar


bottom of page