top of page

Ergenlik Döneminde Kaygı Artabilir ve Ebeveynler Ne Yapabilir?

  • Yazarın fotoğrafı: Ayça Özbatır
    Ayça Özbatır
  • 10 Oca 2020
  • 8 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 11 Oca 2020

ree

Ergenlik döneminde beyin yeniden muhteşem ve büyük bir tasarımdan geçer. Bu, bağımlılıktan bağımsız, üretken, mutlu yetişkinlere geçiş yapmak için çocuklara sinirsel gücü veren de bir süreçtir. Aslında heyecan verici bir süreç olsa da günlük yaşantı içinde her zaman böyle hissedilmez.

Ergenler, yetişkinliğe giden yolda yürürken, bazen çocuk olarak bildikleri daha küçük, daha güvenli, daha öngörülebilir dünyanın yanında yetişkinliğin daha büyük, daha talepkar, daha gürültülü dünyasının zorluklarının içine düştüklerini hissedebilirler. Her iki ayağını da sağlam bir şekilde yetişkinlik zeminine basana kadar kendilerini tedirgin ve güvensiz hissedebilirler.


Ergenler yaşam içinde karşılaştıkları durumlarla ilgili daha çok şey bildiklerinde daha fazlasını da yapabilirler.


Ergenlik pek çok değişiklikle beraber pek çok zorluğa, talebe ve sorumluluğa sahiptir. Gençler bunun farkına vardıkça, güçlü, koruyucu beyinleri, genişleyen dünyalarının sert kenarlarına çarpmayı, başarısız olmayı önlemek için daha fazla çalışacaktır. Temelde, amigdala (beynin endişe ile ilgili kısmı) tehlike sinyali aldığında hem uyarmak hem de tehlikeye karşı savaşmaya veya tehlikeden kaçmaya hazır hale getirmek için girişimde bulunmaları konusunda kişiyi tetikler. Ergenlik çağında bir dışlama, ayrılma, aşağılama, yargılama, başarısızlık riski taşıyan herhangi bir durum, ergen ve çalışkan, koruyucu amigdala için potansiyel bir tehlike olarak algılanır. Yani ergenlik sırasında karşılaşılan her duruma yönelik hassasiyet arttığı için kaygı yoğunlaşabilir. Kaygılarını yönlendirebilecekleri güçlerini anlamak, çocuğunuzun (ve sizin) endişe veren veya çaresizlik hissi ile ağırlaşan yaşantılar karşısında değişiklik yapmanıza yardımcı olabilir.

Ergenleri kaygıya karşı güçlendiren yollardan biri onlara cesur ve güçlü kararlar vermeleri için ihtiyaç duydukları bilgileri vermektir. Kaygılarının ne olduğu üzerine konuşmak, onları güçlendirir. Endişe ya da kaygı konusunda genel olarak daha cesur, daha güçlü, daha bilinçli kararlar vermelerine yardımcı olabilir. Bununla beraber yaşam deneyimlerini artırmak, kaygı veren durumlara karşı cesaretlendirmek de kaygıyı kontrol edebilmenin yollarındandır.


İşte ergenlik döneminde kaygıyı artırabilecek bazı etkenler:


1.Uyku.

Beynin uyku eksikliğine en duyarlı kısmı, kaygı gibi yoğun ve büyük duyguların yeri olan amigdaladır. Amigdala, çevredeki tehdit olabilecek şeyleri algılamada çok önemli bir işleve sahiptir. Bir durumu tehdit olarak algıladığında, kişiyi korumak için beyinde nöro-kimyasal yoğunluk artar. Kaygı aslında bir noktaya kadar iyi bir şeydir, kişiyi güdüler. Ancak o an mücadele veya kaçma eylemine neden olacak somut bir durum yoksa, nöro-kimyasal yoğunluk birikir ve kaygı meydana gelir. İşte uyku burada devreye girer. Yorgun bir beyin, tehdit ile tehdit olmayan arasındaki farkı ayırt etmek için daha çok efor sarf edecek, yorgunsa farklı yorumlayacaktır bu yüzden panik düğmesine gerekenden daha fazla basma eğilimi gösterecektir.

Ergenlik döneminde, uyku hormonu - melatonin - çocuklarda ve yetişkinlerde olduğundan iki saat sonra salınır.

Ergenlerin en az sekiz dokuz saatlik uykuya ihtiyacı vardır. Ne kadar yorgun olurlarsa amigdalaları o kadar reaktif olur ve kaygılanma potansiyeli artar.


Ne yapabiliriz?

Ergenlerle anksiyete ve uyku eksikliği arasındaki bağlantı hakkında sohbet edebilirsiniz, sonra çocuğunuzun nasıl daha fazla uyuyabileceğine dair düşünceleri ve önerilerini sorabilirsiniz.

İşte bazı fikirler:

• Ekranlardan gelen ışık melatonin salınımını geciktirir, bu yüzden yatmadan en az yarım saat önce bir kitaba, müzik dinlemeye ya da rahatlatıcı bir rutine geçebilir.

• Yatma rutininin bir parçası olarak olumlu yaşantıları düşünmesini sağlayabilirsiniz. Kaygı, endişe olumsuz anılarla karışır ancak bu anıların gerçek yaşam deneyimleri olması gerekmez. Haberler, televizyon, sosyal medya veya bir arkadaşının söylediği bir şey olabilir. Beyin, en çok yapılanları algılar, bu nedenle bu olumsuz anılara ne kadar çok erişilirse, gelecekte olumsuz olanlar hemen akla gelir. Olumlu anıları kaygı uyandırabilecek olanlardan daha erişilebilir hale getirmeye yardımcı olun.


2. Arkadaşlıklar.

Ergenliğin gelişimsel amaçlarından biri, yavaş yavaş ebeveynlerden ayrışmak ve bağımsızlaşmaktır. Hala anne babaya ihtiyaçları vardır ama bu ihtiyaç çocukluk döneminden farklıdır. Gençler bağımsızlıklarını keşfetmeye başladığında, akranları her zamankinden daha önemli hale gelecektir. Ancak ergenlik sırasındaki arkadaşlıklar, birer roller coaster gibidir. Hem muazzam bir keyif ve rahatlık kaynağı olabilirler hem de aynı zamanda bela ya da sorun için bir zemin oluşturabilirler. Arkadaşları ile olan etkileşimde güvende hissettiklerinde arkadaşlık ilişkilerinden olumlu beslenirler, ancak bu etkileşim içerisinde güvensiz ve kırılgan hissettiklerinde yani dışlanma, ret, aşağılanma, yargılama veya kayıp tehdidi altında hissetmeleri endişe yaratabilir.

Ergenlerin dönemin doğası gereği, yaşantıları duygusal olarak yanlış yorumlama potansiyelleri yüksektir. Bu nedenle günlük yaşantı içerisinde dostlukları daha da karmaşık hale gelebilir. Pek çok araştırma ergen beyninin duygusal ifadeleri yetişkin beyninden farklı şekilde yorumladığını belirlemiştir. Biz insanlar karmaşık varlıklarız. Diğer insanların ne düşündüğünü veya nasıl hissettiğini anlamak her zaman kolay değildir, ancak bu özellikle ergenlik döneminde daha da zor olabilir. Ergenler diğerlerindeki duygusal ifadeleri okurken, bunları yanlış anlayan ve tehdit olarak algılayan yine beynin dürtüsel, içgüdüsel kısmı amigdala'dır. Buna karşılık, yetişkinler yüz ifadelerini ya da yaşantıları yorumladığında, prefrontal korteks ön plandadır. Prefrontal korteks, beynin, duygusal tepkileri kontrol eden, planlayan, sonuçları dikkate alan ve sakinleştiren kısmıdır. O yüzden ergenler tepkilerini kontrol etmede zorlanır.

Ergenler, akranlarına daha fazla önem verdikleri için akranlarından gelen sosyal ipuçlarını veya duyguları ya da niyetleri yanlış yorumlamaya yönelik potansiyelleri bu dönem artar. Bu durum, daha büyük bir çatışma, dışlanma veya kırılmaya neden olur. Dolayısıyla sosyal olarak hassasiyetleri artar ve bu durum kaygı için zemin oluşturur.

Ne yapabiliriz?

• Yapabiliyorsanız, okul gibi kendi sosyal ortamlarında yüzeysel ilişkilerle yaşanabilecek çatışmalardan korunabilecek becerileri geliştirmelerine teşvik edebilirsiniz.

• Alternatif olabilecek güvenli etkinliklere (spor, drama, hobiler) yönlendirebilirsiniz.

• Ergenliğin bazen yalnız ve zor bir zaman dilimi olabileceğini, ancak her zaman böyle olmayacağını konuşabilirsiniz.

• Çocuğunuz üzülürken ya da mutsuz olurken, anne baba olarak duygusal olarak sakin kalabilmek kolay değildir. Siz de o anda her türlü şeyi farklı yorumlayabilirsiniz. Ancak ne zaman yapabiliyorsanız, 'düzeltmeden, yorumlamadan konuşmalarına izin verin, sadece dinleyici olarak yanlarında olmaya çalışın. Elbette onları duygusal olarak toplamak ve onlara yakın olmak ve neler yaşadıklarıyla ilgili her türlü olumsuz ayrıntıyı değiştirmek isteyebilirsiniz ancak bu yaklaşımın çocuğunuzu geliştirmeyeceği gibi her yaşanan durumda daha çok kaygı yaşamasına sebep olabileceğini unutmayın. Böyle bir yaklaşım karşısında ergen çocuğunuz da riskleri, sözlerini veya sizi korumak için duygularını sansürlemek için daha büyük bir ihtiyaç hissedebilir ve ayrıntıları aktarmayı tercih etmeyebilir.


Ergenlik döneminde, benlik duygusu güçlü bir sınavdan geçer. Ergenlik döneminde başkalarının onlar hakkındaki düşüncelerini ergenler çok önemser. Başkalarının görüşlerine duyarlı olmak, gençlerimizin kim olduğunu şekillendirmesinin önemli bir parçasıdır. Olmak istedikleri yetişkini ve yol boyunca keşfedecekleri dünyayı, insanların onlara verdiği tepkilere göre öğrenecek, ayarlayacak ve büyüyecekler. Bu durum, kimlik gelişimi sürecinde besleyici bir süreç olabilir, ancak her zaman sağlıklı bir etki yaratmayabilir.

Erken ergenlik döneminden itibaren çocukların kendilerini başkalarıyla karşılaştırmaları daha olasıdır. Ayrıca, diğer insanların onları yargılayabileceği veya başkaları ile karşılaştırma yapabileceğinin daha fazla farkına varırlar. Bu düşünce ve yargılara daha fazla önem verme eğiliminde olurlar. Bu, kendilerini daha iyi veya daha kötü görme biçimlerini etkileyecektir. Benlik kavramının bir parçası başkalarının bizi nasıl gördüğüne dair inançlarımızla beslenir. Ergenlik döneminde bu parça daha da yoğunlaşır. "Benim hakkımda ne düşünüyor? gibi sorular çok sorar. İyi, doğru, güzel olan şey, kendi hakkında ne düşünüldüğüne bağlıdır. Bu duruma 'Cam görünümlü benlik' denir ve karşısındakinin tepkilerine göre kendini ayarlaması anlamına gelir. Ergenlikte bu yön, farkında olmadan desteklenirse ciddi benlik problemleri ile beraber kaygı, utanç veya suçluluk gibi duyguları da besleyebilir. Araştırmalar, ergenler için benlik kavramının diğer insanların onlar hakkında olumlu algıladıklarını düşündüğünde güçlendiği yönündedir. Öte yandan, gençler başkalarının onları olumsuz değerlendirdiğini (doğru ya da yanlış) düşündüğünde, bu durum kaygıyı artırabilir.

Ne yapabiliriz?

• Nerede olursanız olun, ergenleri yapmayı sevdikleri şeyleri bulmaya teşvik edin (veya destekleyin). Güçlü oldukları her şey - bir dil, spor, evcil hayvan yetiştirme, drama, müzik, sanat, yemek pişirme - kendi algılarını olumlu şekillerde geliştirmeye yardımcı olacaktır.

• Duygu ve düşüncelerini uygun bir dille ifade edebilecekleri alanlar yaratın. Ergenler yorumlara çok hassas olduğu için yorum yapmadan önce bir kaç saniye düşünün. Sorular sorarak, durum hakkında düşünme alanı yaratın.

• Başkalarının düşündüğünü dinlemesi ama kendi fikirlerini geliştirmesine, hoşunuza gitmese de paylaşması fırsat verin.

• Sevilip sevilmeme üzerine koşullu bir iletişim kurmaması yönünde teşvik edin.


4.Bağırsak Sağlığı

Yapılan son araştırmalar, bağırsak ve beyin arasında ciddi bağlantılar olduğu yönündedir. Bağırsaklarımızdaki beyin sevgili 'ikinci beynimiz' olarak da bilinen bu, gastrointestinal sistemi çevreleyen karmaşık doku, 200-600 milyondan fazla nörondan oluşur . Beyine bilgi gönderir, ancak bağırsak ortamı dengesiz olduğunda (iyi bakterilere karşı kötü bakteriler yoğunlaştığında), beyne gönderilen bilgiler ruh hali, stres, kaygı ve genel zihinsel sağlığı olumsuz yönde etkileyebilir.

Diyet, uyku ve stres bağırsakları etkiler. Bunların her biri ayrı ayrı sorunlara neden olabilir, ancak ergenlik genellikle gençlerin daha az uyku, daha fazla stres yaşadıkları, işlenmiş gıdalara daha fazla yöneldikleri ve daha sağlıklı seçeneklerden daha fazla uzaklaştıkları bir zaman dilimidir.


Ne yapabiliriz?

• Bağırsak-beyin bağlantısı ve uykunun önemi, streslerini azaltma üzerindeki etkisi ve sağlıklı beslenme hakkında çok da bıktırmadan ya da çok da müdahale etmeden konuşabilirsiniz. Araştırmacılar, daha fazla fermente gıda tüketen (probiyotik içeren) kişilerin daha az sosyal kaygı belirtileri gösterdiğini bulmuşlardır.

• Siz de yeme alışkanlığınızla model olmaya çalışın.


5. İçsel Motivasyon Kaynakları


Bir ergenin anne babası olmaya da alışmak gerekiyor. Çünkü anne baba da gelecek ile ilgili kaygıları ile bir takım yönlendirmeler içine girebilir. Bu dönemde ergenler akademik alana daha da odaklanırlar. Eğlence ve keyif veren okul dışı faaliyetlere yönelim azalabilir. Daha rekabetçi bir ortam içine girebilirler ya da daha önemli bir hedefe yönelik çalışma saatleri artabilir. Kaygı, beklentiyi karşılayamama, geleceği düşünme, başarısızlık, kayıp ya da önemli bir şeyin kaçırılması ve dolayısıyla potansiyel olarak olumsuz sonuçlanacağını düşündüğü durumlarla ortaya çıkar. Rekabet bir noktaya kadar iyi olsa da sadece kazanmak veya sonuca odaklıysa kaygı yaratabilir. Risk almak da kişiyi geliştirse de, kişi hazır değilse stres veya endişe kaynağı haline gelebilir. Karşılaştırmalar, kıyaslamalar bu baskıyı daha da artırır. Ergenlikte motivasyonu düşük, bir şey yapma isteği azalmış ve kendini çekmiş bir ergenle de karşılaşabilirsiniz. Bu durum karşısında anne babalar kaygılanır ve baskı ya da zorlama yapabilirler. Fazla müdahale tepki getirir.


Ne yapabiliriz?

• Ergenlik yoğun bir zamandır, ancak çok yoğun programlar veya boş zaman etkinliklerine zaman ayırmamaları, eğlenmeyi bırakmaları duygusal ve motivasyonel düşüşü getiren bir durumdur. Kalbin, ruhun ve zihnin hepsinin beslenmesi gerekir. Onları mutlu eden şeylere de zaman ayırmaları, sadece kazandıkları, gol attıkları veya sınavı geçtikleri için şeylere değil, içten dışa mutlu oldukları şeyleri yapmaya da teşvik edin. Her şey denge ile ilgilidir.

• Kendi motivasyon kaynaklarını bulmalarına yardımcı olabilirsiniz. Bu bazen dış motivasyon kaynakları olabilir, bazen de içsel olarak kendini motive edebileceği kaynaklar olabilir. Kendini anlama süreci de deneyimlerle gelişir. Ergenlikte kendini tanımasına alan bırakacak yaklaşımda olun.


6.Okuldan / ebeveynlerden / dünyadan algılanan baskı.

Ergenlik döneminde, odak gelecek planlarıdır, gelecek baskısı çok fazla olduğunda kaygı yaratır. Kaygı, gelecekle ilgili konulara çok fazla zaman harcayan bir beynin belirtisidir. 'Ne olursa olsun böyle olacak.' şeklinde yönlendirmeler, istenen çerçeve içinde yer alması beklentisi, gençlerimizde daha fazla kaygıyı beslemeye başlayabilir. 'Ya üniversiteye / koleje girmezsem?' 'Ya hiç iş bulamazsam.', 'Ya ailemi hayal kırıklığına uğratırsam?' , 'yaptığım şeyde başarısız olursam ne olur?' gibi düşünceler içinde kaygıyı tetikleyebilir. O yüzden söylemler, yönlendirmeler önemlidir.


Ne yapabiliriz?

Ebeveyn olarak sizin başarı ve mutluluk algınız ile çocuğunuzun ki farklı olabilir. Onun kendi hayat bakışını geliştirmesine destek olabilirsiniz. Yürümeyi yeni öğrenen bir çocuk gibi ergenler de hayatlarına yön vermeyi öğrenecekler. Biraz zamana ihtiyaçları var. Bu dönem de onların öğrenme zamanı. 'Bilmek' zamanla oluşan bir şeydir ve bunun zaman alacağını unutmayın. O yüzden kendi düşündüğünüzü ve istediğinizi değil, çocuğunuzun isteğinin ne olduğunu bulmasına yön verin.


7.Sosyal medya

Son dönemde sosyal medyanın insanlar üzerinde inkar edilemez bir gücü var. En güçlü insanları bile kendi şeridinden çıkarma kapasitesine sahip. Sosyal medya, gençlere akranlarının neler yaptığı hakkında sürekli bir bilgi kaynağı sağlıyor.

Bu durum, kendinden şüphe duymalarına sebep olabiliyor. -"Daha çok onlar gibi miyim?", "Daha fazlasını mı yapmalıyım?", "Farklı olmak için ne yapmalı mıyım?" gibi düşüncelerle kendini farklı konumlandırması da kaygıya neden olabilir.


Ne yapabiliriz?

Anahtar kelime "perspektif"tir. Bir fotoğrafın zaman içinde tek bir anı temsil ettiğini hatırlatabilirsiniz. Bir anı, bir günü değil, bir hafta sonunu ya da bir hayatı temsil etmez. Sosyal medyada hayatları ve insanları parlatan, farklı gösteren ve insanları yönlendiren büyük filtreler olduğunu anlamalarına yardımcı olun. Sınırlar, dijital dünyada gerçekte olduğu kadar önemlidir. Sağlıklı ve güçlü kalmanın sadece bedenlerimizi değil aynı zamanda kalplerini, zihinlerini ve ruhlarını beslemelerinin önemini hatırlatın. Sizlerin de anne baba olarak söylemleri ve eylemleri tutarlı olsun. Sosyal medyaya çok önem veriyor diye kızarken siz de sosyal medyada çok zaman geçiriyorsanız söylemleriniz etkili olmayacaktır.


8.Beden imajı

Ergenlikte beden imgesi yani bir ergen için nasıl göründüğü çok önemlidir. Sosyal medyadaki paylaşımlar da ergenlerin beden imajı ile ilgili algılarını çok beslemektedir.

Güzelliği başarı ile, güzelliği mutlulukla veya güzelliği yeterince önemli, yeterince güçlü, yeterince aranan ile eşitleme halinde olan bir dünyadayız. Bütün bunlar, bedenlerinin değiştiği bir zamanda karşılaşıyorlar. Gençlerimiz nasıl görünmeleri gerektiğine dair mesajlarla çok yönlendiriliyorlar, ancak bunların çoğunda aldıkları tek mesaj 'yeterli değilim' - yeterince hoş değil, yeterince güçlü, yeterince önemli değilim." oluyor.


Ne yapabiliriz?

• Onlara zekisin, güzelsin, süpersin demek yerine güldüklerinde, çaba sarf ettiklerinde, bir şeyin üstesinden geldiklerinde, bir şeyi yaptıklarında, içlerindeki kıvılcımı gördüğünüzde geri bildirim verin. Somut, davranışa yönelik, gördüğünüzü söyleyin. Çocuklarımız kesinlikle göründüklerinden çok daha fazlasıdır. Günümüzde, 'güzel' tanımı şaşırtıcı derecede yetersiz ve çocukları zarar verir hale geldi. Bu onların değerlerinden ve potansiyellerinden şüphe etmelerini neden olmakta.

Yapmamız gereken 'güzel' kavramını yeniden tanımlamaktır. Güzellik çeşitlidir ve bazen kusurları da içerebilir. Çocuklarımıza nasıl göründüklerinin kim olduklarına dair herhangi bir ölçü olduğu fikrini vermeden ancak onları daha güçlendiren, geniş ve kapsayıcı bir 'güzel' tanımı vermeye çalışın. İçlerindeki güzelliği olduğu gibi kabul etmezsek, etraflarındaki dünya, onları değersiz hissettiren filtrelenmiş, parlak bir versiyonla doyurmaya devam edecektir.

Onlara kendi güzellik kavramını içeren mesajları ne kadar çok verebilirsek, dünyaya karşı bir o kadar güvenli olurlar.

Ve sonunda …

Ergenlik zor, yalnız ve belirsiz olabilir ama anne baba olarak onları anlamalıyız çünkü biz de o dönemlerden geçtik.

En önemlisi, gücünüzü hafife almayın. Her zaman açık olmayacaklardır, ancak varlığınız, kendilerini güvende, görülmüş ve sakin hissetmelerine yardımcı olacak derin bir kapasiteye sahiptir. İşleri daha iyi hale getirmek için farklı kelimelere veya sihre sahip olmanıza gerek yok çünkü bazen, tek ihtiyaçları olan sizsiniz.


Fotoğraf: Andrew Neel

Yararlanılan Kaynak Sahibi: Karen Young


 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
Ergenler Neden Motive Olamıyor?

Anne babalardan ergenlik çağındaki çocuklarının potansiyelini en iyi şekilde değerlendiremediğine ya da odaklanmada sorun yaşadıklarına...

 
 
 
Ne Zaman Terapi Desteği Gerekir?

Son dönemde basın ve medyaya yansıyan bir çok endişe verici haber ile karşı karşıyayız. Ruhsal sağlık sorunları giderek yaygınlaşıyor....

 
 
 

Yorumlar


bottom of page