Ergenler Duygularını İfade Ederken!
- Ayça Özbatır
- 20 Ara 2020
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 22 Ara 2020

Karantina günlerinin devam ettiği şu dönemde bir anne 15 yaşındaki oğlunun kendisini odasına kapadığını, hiçbir şey yapmak istemediğini, dersleri iyice bıraktığını, iletişim kurmadığını, tepkisel olduğunu paylaştı benimle. Belki siz de buna benzer tepkileri çocuklarınızda gözlüyor olabilirsiniz ya da evde oturma süreci uzadıkça benzer gözlemler artabilir.
Ergenler sıkılma, motivasyon düşüklüğü, öfke, içe kapanma, bunalma gibi pek çok duygu durumunu direk ifade edemeyip farklı şekillerde de ifade etme yoluna gidebilirler.
Bu süreç içerisinde çocuklarda tepkisellikler artabilir, ebeveynleri yoracak davranışlarda bulunabilirler.
Bu yaşanan süreçte öfke, gerginlik ve benzer duygular aslında çok doğaldır. Çünkü hareket alanları kısıtlı, istedikleri gibi dışarı çıkamıyor, sosyalleşemiyor, rahat hareket edemiyorlar. Bu süreç uzadıkça özellikle ergenliğin yoğun ve yıkıcı duyguları deşarj olma alanı bulamadıkça ergeni zorlayabilir.
Aynı durum anne babalar için de geçerli. Siz de rahat ve özgürce hareket edemediğiniz bir dönemde hem de şu anda var olan yeni yaşam tarzı ile belki evde hem çocuklarınızla ilgilenmek hem de kendi işinizi yapmak durumundasınız. Siz neler hissediyorsunuz?
Anne babalar olarak çocuklara yardım etmek için en iyi açıklamaları yapmaya çalışıyoruz. Ama bazen çocuklar fazla açıklama istemeyebiliyorlar. Sadece duygularını ifade etmeye ya da enerjilerini atmaya, deşarj olmaya ihtiyaç duyuyorlar.
Bazen gösterilen duygunun altında başka duygular da yatabiliyor. Örneğin; öfke kaygının görünen yüzü olabilir.
Yoğun yaşanan duygu ve tepkilere;
- Karşılanmamış ihtiyaçlar (hareket, sosyalleşme, bağlanma veya fiziksel ihtiyaçlar olabilir.)
- Belki daha fazla bilgiye ihtiyaç duyma. Belirsizlikler ya da bilginin tam aktarılmaması
- Kendini kötü hissettiren duyguları yansıtarak deşarj olma ihtiyacı
- Aşırı kontrolcü bir anne baba yaklaşımı sebep olabilir.
Çocuklar hangi yaşta olursa olsun şu an kolektif bir stres durumunun içindeler. Bu stres durumunu kendi içinde baskılıyor ya da yeni rutinlere alışmaya çalışıyor olabilirler. Bu süreçte akranları ile daha az zaman geçirip evde daha fazla zaman geçiriyorlar. İç dış sınırlar kalmadığı bir dönemde, kendilerine ait mekan ya da alanları da kısıtlı.
Çocukların öfke gibi duygularını ifade etmelerine ket vurmak ya da durdurmak duyguları anlayan, empatik yetişkinlere dönüşmelerine ve duygularını düzenleme yeteneklerini geliştirmelerine yardımcı olmaz.
Ergenler, hissettikleri duygunun kabul edilmesini ya da duygularını ifade ettiklerinde anne babalarının kabulünü kaybetmeyeceklerini, öfke gibi yoğun duyguları yönlendirmelerine yardımcı olan kaynaklar olarak bizden destek alabileceklerini bilmeye ihtiyaç duyuyorlar.
Şu anki şartlara karşı öfkelenmelerini doğal kabul etmek, öfkesini anlamak ve ifade etmesine izin vermek önemli. Duygusunu yansıtacak alan açmak yanında saldırganlığın ya da agresyonun boyutuna göre sınır koymak gerekebilir.
“Kızgın olduğunu görebiliyorum ama kardeşine vuramazsın ya da benimle argo kelimelerle konuşamazsın. Topa vurabilirsin ya da yastığı yumruklayabilirsin ama kardeşine vuramazsın. Bunu başka türlü gösterebilirsin.” Ya da “Öfkenin farkındayım ama bana bağırmana izin veremem, başka bir şekilde ifade edebilirsin.” gibi duyguyu anladığınızı ama davranışı kabul etmediğinizi ifade edebilirsiniz.
Çocuklarımızı ne kadar stresten korumaya çalışsak da stres ve gerginliği hissetmeleri olasıdır. Yapılabilecek şeylerden biri, stres ve gerginliklerini ifade etmelerini desteklemektir. Stresi serbest bırakmaları için ağlamak istiyorlarsa izin vermek ve duygularını açığa çıkarmalarına fırsat vermektir. Bazen bunu direk ifade edemedikleri için dolaylı yollardan açığa çıkaracak şekilde davranabilirler. Bu zamanlarda sakin ve şefkatle yaklaşabilmek yapıcı bir iletişim oluşturur.
Yani şu andan itibaren her zamankinden daha çok ağlamalarına, depresif hallerine, kızgınlıkla verilen tepkilere hazır olmak, bu duygulardan kurtulsun diye dikkati dağıtmamak, öfkeye izin vermek ve sakinleşmelerini beklemek iyi gelecektir. Var olan enerjilerini çıkarmalarına izin vermek ancak sınırları zorladıklarında sınır koymak ve onları duygusal olarak tutmaktan bahsediyoruz.
Aslında tepkiselliği ile çocuğunuz var olan duygusunu açığa çıkarmak için size mesaj vermeye çalışıyor olabilir. Bu, “iyi hissetmiyorum ama nasıl ifade edeceğimi bilmiyorum, bana yardım et!” mesajı anlamına gelebilir. Bu mesajı almak ve duyguyu ifade etmesine alan yaratmak çocuğu kapsamak, tutmak dediğimiz noktadır.
Bir çocuğun öfkesi karşısında kendinize şu soruları sorabilirsiniz:
Neye kızgın?
Bize hangi mesajı vermeye çalışıyor?
Neye ihtiyacı var?
Öfkelerini güvenli bir şekilde ifade etmek için desteğe ihtiyaçları var mı?
Çocuğuma duygularının benim için önemli olduğunu nasıl ifade edebilirim?
Yetişkinler olarak öfkelendiğimizde başkalarının nasıl cevap vermesini isterim?
Yakın ilişkilerimizde sinirlenmemizin sebepleri nelerdir?
Yaptığım okumalarda duygusal yetişkinlik diye bir kavramdan bahsediliyordu. Duygusal yetişkinliği; kendi düşünce, duygu ve davranışlarının sorumluluğunu üstlenmek olarak tanımlanıyor. Şu an çocuklarınızın sizin sakin ve sevgi dolu etkinize yani duygusal yetişkinliğinize her zamankinden daha çok ihtiyacı var. Kendi mutluluğunuzdan sorumlu olduğunuza ve bu mutluluğun ya da mutsuzluğun başkalarının söyledikleriyle hiçbir ilgisi olmadığına karar verdiğinizde kendi gücünüzü geri alırsınız. İşte bu duygusal yetişkinliktir. Kolay bir şey değil. Doğal olarak diğer insanlara tepki vermek ve hatta bazen hıncımızı çıkarmak isteyebiliriz biz de yetişkinler olarak. Çünkü biz de çocuklarımızla benzer süreçleri yaşıyoruz. O zaman kendimize de zaman ayırıp duygumuzu yaşayacak alanlar yaratmak, rahatlamak ve sonra yola sakin bir şekilde devam etmemiz bu süreci sağlıkla atlatmamıza yardımcı olacaktır. Yani insanlar çıldırıp stres olurken sakin kalabildiğinizde gücünüzü yani duygusal yetişkinliğinizi temsil edersiniz. Hayatınızda olumlu bir etki olması için mükemmel olmanıza gerek yoktur. Sadece önemseyen anne babalar olarak gayret göstermek, empati kurmak ve kendimize de çocuğumuza da duyguları ifade edebilecek alanlar yaratmak bu süreci hepimiz adına rahatlatır.
Görünenin Altındaki Farklı Duygu, İstek ve İhtiyaçlar yazısına göz atabilirsiniz.
Yorumlar