top of page

Belirsizliğin ve Stresin Arttığı Dönemde Anne Babalara Hatırlatıcı İpuçları

  • Yazarın fotoğrafı: Ayça Özbatır
    Ayça Özbatır
  • 26 Nis 2021
  • 5 dakikada okunur

ree


Anne baba olarak her şeye dikkat etme, en iyisini yapmaya çalışmak normal günlük yaşantı içerisinde bile yeterince yorucuyken belirsizlik ve stres zamanları daha da yorucudur. Günlük yaşantıdaki koşturmacalar da bu sürece eklenince anne babalar için her an dikkatli olabilmek biraz daha zorlaşabilir. Ve bazen çok fazla duygusal ve fiziksel enerji gerektiren durumlarda yön bulabilmek için bir pusulaya ihtiyaç duyar insan.


Anne babalar olarak, böyle zorlayıcı dönemlerde çocukları bu konuda destekleme ve onlara rehberlik etme şeklimizin onlar üzerinde önemli ve kalıcı bir etkisi olacaktır.


Unutmayın, dikkatli ve özenli anne baba olmak, mükemmel olmak anlamına gelmez. Her seferinde doğru yapacağız diye bir şey yoktur. Kendi duygusal dünyamız tepe taklak olduğunda bile, çocuğumuzun güvenli ana üssü olabiliriz. Belirsiz bir dünyada onların kesinliği olabiliriz.


Çocuklarımıza samimi ve empatik yaklaşmak; ihtiyaç duydukları istikrar ve iletişimi sağlamak, çocukların da zor zamanlarda duygularını yönetebilmelerine rehberlik edecektir. Duygusal dayanıklılıklarını geliştirmelerine yardımcı olabilir ve hatta gelişimleri boyunca çocuklarımızla olan ilişkilerimizi güçlendirebiliriz.


Peki duygusal yoğunlukların, krizlerin, karışıklıkların olduğu zamanlarda neler yapabilirsiniz? Herkesin bildiği ama yoğunluklarda unuttuğumuz bazı ayrıntıları hatırlatacak önerileri şöyle paylaşabilirim:


1. Kendi duygularınıza da dikkat edin ve özen gösterin.

Nasıl hissettiğimiz, ailenin geri kalanı için tonu belirleyebilir. O an ki duygumuzu çocuklar hisseder ve farkında olmadan yansıttığımız duyguları anlama ve özümseme eğilimindedir. Endişeli, korkulu ya da bunalmış hissediyorsak, bu duyguların çocuklarımızın sözlerinde ve eylemlerinde bize geri yansıdığını göreceğiz.


Zor zamanlarda, çocuklarımızın nasıl hissettiğine odaklanıp çoğunlukla kendi duygularımıza bakmayı ve kontrol etmeyi geri plana atma eğiliminde oluyoruz. Çocukların iyi olduğundan emin olmaya odaklanıyoruz ancak gerçekte, kendi duygularımıza dikkat etmek de aynı derecede önemlidir! Sonuçta, yoğun yaşadığımız duygularımızdan bunalmışsak, çocuklarımıza dikkatli ve özenli bir şekilde cevap veremeyiz.


Bu yüzden şöyle bir durun; omuzlarınızı rahatlatmanızı, yüz kaslarınızı gevşetmenizi istiyorum. Böyle zamanlarda vücudumuzdaki gerginliği fark etmeyiz bile. Sıktığınız başka yerler varsa onları da rahat bırakın. Her gün kendinize zaman ayırın ve nasıl hissettiğinize bakın ve bedeninizde sıktığınız yerleri kontrol etmeye devam edin. Çünkü nasıl hissettiğiniz önemli.

Ayrıca kendinize iyi gelecek şeyleri her gün yapmaya çalışın.


2. Kendiniz ve çocuğunuz adına beklentilerinizi düşürün.


Stres zamanlarında beyniniz sizi güvende tutmak için fazla mesai yapar. Bu, duygusal beyninizin kontrol altında olduğu ve düşünen beyninizin biraz arka planda olduğu anlamına gelir. Çocuğunuzda da süreç benzer işler.

Örneğin, pandeminin devam ettiği bu belirsiz dönemde duygusal yoğunlukların arttığını ve bu süre devam ettikçe duyguyu yönetmenin zorlaştığını görüyoruz. Duygusal yoğunlukların olduğu dönemlerde, duygusal olarak dağılmalar olabilir. Bu dağılmalar tepkilerin kontrolünü zorlaştırır. Bağırma gibi, tersleme, tahammül edememe gibi, bahaneler, unutkanlıklar, ertelemeler, odaklanmada zorluklar olabilir. Hatta yönlendirmeleri takip etmekle ilgili genellikle olduğundan daha fazla sorun yaşanabilir. Hatta bazı alanlarda biraz gerilemeler olabilir. Bunların hepsi normaldir. Bunların hepsi içinde olduğumuz stresli durumun yansımalarıdır. Böyle zamanlarda beklentilerinizi ve bazı kurallarınızı ve rutinlerinizi de ayarlamanız gerekebilir.


Kendiniz içinde biraz gevşemeniz gerekir. Bana gelen örneklerden yola çıkarsam; akşam yemeği yapmak için çok mu yorgunsunuz? çocuklar normalden daha fazla ekran başında mı kalıyor? Tüm okul çalışmalarına yetişemiyor musunuz? Ev dağınık mı? Mail kutunuzda normalden daha uzun süre bekleyen e-postalar mı var? Arkadaşınızı ya da ailenizi geri aramak için zaman bulamadınız mı? Bugün çocuklar için bir oyun ya da etkinlik planlamadınız mı? Herşey olabilir. Kendinize çok yüklenmeyin. Basit düşünün bu şartlar altında neler yapabilirsiniz? Bir dönem üst düzey şeyler yapmamanız kimsenin hayatında derin yaralar açmaz. önemli olan bu dönemlerde sağlıklı bir şekilde orada olabilmektir.


Yoğunlukların olduğu dönemlerde bunların olabileceğini, her şeye yetişemeyebileceğinizi kabul edin. Kendinizi başka kişilerle karşılaştırmamaya çalışın. Kendinizi kötü hissettiriyorsa Instagram gibi sosyal medyada gezinmeye bir süre ara verin. Sadece öncelikli olarak yapmanız gerekenlere zaman ayırın. Çocuklarınızın sizin mükemmel olmanıza ihtiyacı olmadığına sadece size ihtiyaçları olduğunu hatırlayın.


3. Kontrol edemediğiniz şeyleri kabul edin.

Farkındalığın ana ilkelerinden biri kabul etmektir. Düşüncelerimizin ve duygularımızın kabulü ve durumları olduğu gibi kabul etmekten geçer. Bu tabii ki onlardan hoşlanmamız veya onlarla aynı fikirde olmamız gerektiği anlamına gelmez. Basitçe, değiştiremeyeceğimiz şeylere karşı mücadele etmenin bizi daha fazla strese soktuğunu anlama bilgeliğine sahip olmakla ilgilidir. Hele kriz dönemlerinde bu çok daha önemlidir.


Şu anda etrafta çok fazla belirsizlik var. Belirsizlik kaygının ana kaynaklarından biridir. Bununla beraber endişelendiğinizde beyin tehlikeye odaklanır. Her ne olursa olsun kontrolümüz dışındaki şeylere odaklanır. Bu elbette endişemizi daha da artırır.


Kaygımızı azaltmak ve şimdiki zamana daha sağlam odaklanabilmek için, kontrol edemediğimiz şeyleri kabul etmemiz ve bunun yerine kontrol edebildiğimiz şeylere odaklanmamız daha iyi hissettirecektir. Nelere odaklanabilirsiniz?, neleri kontrol edebilirsiniz? onları bulmaya çalışın.


Şu anda neleri kontrol edebilirsiniz? Rutinlerinizi, davranışlarınızı, sözlerinizi, öz bakımınızı, yani uykunuzu, yediklerinizi, başkalarına olan davranışlarınızı ya da kendinize olan davranışlarınızı., bakış açınızı kontrol edebilirsiniz.


Şu anda size neyin önemli olduğunu hatırlatacak kendiniz için yararlı, motivasyonel ifadeler oluşturabilirsiniz.


Var olan durumu yeniden şekillendirmek ve bakış açınızı ayarlayabilmek için zorlanıyorsanız yakın çevrenizden ya da bir profesyonelden destek alabilirsiniz.


4. Sınırlarınızı belirleyin

Bazılarımız için hayır demek zor olabilir. Ancak sınırların olmaması stresimizi artırabilir ve çok şey üstlenmemize neden olabilir. Bu yüzden stresli zamanlarda sınırlarınızın ne olduğunu bilmek ve bunları koruyabilmek her zamankinden daha önemlidir.


Evden çalışıyorsanız, şu anda sınırlar özellikle önemlidir. Her sabah işe gidip her akşam döndüğümüzde, çalışma zamanı ile ev saati arasında net bir ayrımı vardır. Ama şu anda, her şey evde olurken sınırları korumak zorlayıcı olabilir. Bu, hem ruh sağlığınızı, ilişkileriniz hem de evinizi ve iş hayatınızı korumak için sınırlar koymanız gerektiği anlamına gelir.


Günün belirli saatini e-postaları veya telefon görüşmelerini kontrol etmeye ve yanıtlamaya ayırabilirsiniz. Belirlerdiğiniz zaman diliminde çocuklarınıza yardım edebilir ve onlarla çalışabilir veya zaman geçirebilirsiniz. Bazılarınız masa oyunları oynamak ve atıştırmalıklar için ekstra molalar verebilir. Bazılarınız çocuklar yattıktan sonra e-postalarına bakabilir veya işle ilgili çalışmalarına bakabilir, bazılarının da gün içinde işlerini halletmesi gerekebilir. Şartlarınızı gözden geçirip, neyi ne zaman yapabilirsiniz düşünün.


Yeri geldiğinde "Hayır" diyebilmek sizi rahatlatır. Karşınızdaki kişilere sınırlarınızın ne olduğunu ifade etmekte sorun yoktur. Genelde "hayır" demekte sorun yaşadığımız için pek çok şeyi yüklenmek zorunda kalıyoruz. Hayır demekte zorlanma sebepleriniz üzerine düşünün.



5. Farkındalığı rutininize dahil edin

Farkındalık artıran çalışmalar, gelecekte ne olabileceğine ya da geçmişte ne olduğuna değil, şu anda olanlara odaklanmanızı sağlayarak stresi ve endişeyi yönetmenize yardımcı olabilir.


Ayrıca, nefes alma egzersizleri, kısa vadede stres tepkisini sakinleştirebilir ve uzun vadede tepkilerinizi yönetebilecek hale getirebilir. Her sabah yataktan çıkmadan önce kısa bir nefes egzersizi ya da meditasyon veya gece uyumadan önce kısa bir yoga egzersizi yapmayı deneyin. Günde sadece 10 dakika, strese nasıl tepki verdiğiniz konusunda büyük bir fark yaratabilir.


Çocuklara da nefes egzersizleri ya da diğer meditatif etkinlikleri öğretmek hatta beraber de yapmak çok yardımcı olacaktır.


6. Haberleri filtreleyin

Çocukları çok fazla habere maruz bırakmamanın önemli olduğunu düşünüyorum. Çocuklar adına hatta kendi adınıza haberleri ve sosyal medya paylaşımlarını filtreleyin. Elbette dünyada neler olup bittiğini bilmek, günceli takip etmek önemlidir. Ancak dakika dakika basını takip etmenin ya da sürekli sosyal medyada gezinmenin daha iyi hissetmenize çok etkisi olmayacaktır. Aslında, muhtemelen endişenizi hafifletmekten çok besliyor da olabilir.


Stresli olduğunuzda daha fazla bilgi stresi daha fazla artıracaktır. Gelen bilgiyi işlemek için beyin daha çalışır ve gittikçe daha fazla kortizol salgılar. Stres hormonu da kafamızın karışmasına, endişelenmemize ve bunalmamıza neden olur.


Bu yüzden her gün telefon ya da teknolojik araçlardan uzak bir zaman dilimi yaratmaya çalışın. Aşırı bilgi yüklemesine ara vermek için kendinize izin verin.


7. Bağ kurmaya zaman ayırın

Bağ kurmaya stres ve belirsizlik zamanlarında, her zamankinden daha çok ihtiyacımız var.

Bu yüzden aile üyelerinizle görüşün, arkadaşlarınıza yazın. Bu etkileşim anları kortizolü düşürür ve daha az stresli hissetmemize yardımcı olurlar.


Aynı şey çocuklarınız için de geçerli. Şu anda kendi sosyal bağlantılarını özlüyorlar. Ayrıca kendilerini güvende hissetmek için sizden daha fazla bağ kurmaya ihtiyaçları var.


Aslında şu anda en iyisi basit olanıdır. Kitap okumak, en sevdikleri TV şovunu birlikte izlemek, en sevdikleri oyunu oynamak, sohbet etmek, yanlarından geçerken saçlarını karıştırmak gibi.



 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
Kendime Yer Açmak: Benliğin Sessiz Genişlemesi

“Bazen genişlemek için, önce daraldığın yerden çıkman gerekir.” — Ayça Baysal Özbatır Kendimize yer açmak çoğu zaman “yeni bir şey eklemekle” ilgili değildir. Aksine, bizi sıkan, daraltan, ağırlık yap

 
 
 

Yorumlar


bottom of page