top of page

Kendime Yer Açmak: Benliğin Sessiz Genişlemesi

  • Yazarın fotoğrafı: Ayça Özbatır
    Ayça Özbatır
  • 4 gün önce
  • 2 dakikada okunur

“Bazen genişlemek için, önce daraldığın yerden çıkman gerekir.”

— Ayça Baysal Özbatır


Kendimize yer açmak çoğu zaman “yeni bir şey eklemekle” ilgili değildir.

Aksine, bizi sıkan, daraltan, ağırlık yapan alanları fark etmekle başlar.


Bazen çok fazla konuştuğumuz için,

bazen hiç konuşmadığımız için,

bazen aynı ilişkiyi sürdürmek için kendimizden ödün verdiğimiz için

daralırız.


Bu daralma hissi yılın sonuna yaklaşınca daha görünür hâle gelir.

Kapanmamış defterler, ertelenmiş duygular, yüzleşilmemiş kırılmalar…

Hepsi içimizde sessiz bir kalabalık yaratır.


Kendine yer açmak, bu kalabalığın ortasına bir sandalye daha koymak değil;

artık sana ait olmayanları masadan kaldırmaktır.


Kendime Yer Açmak Neden Bu Kadar Zor?


Çünkü içimize baktığımızda karşımıza çıkan şey

her zaman huzurlu bir sessizlik değildir.


Kimi zaman bir kırgınlık,

kimi zaman uzun süredir görmezden geldiğimiz bir ihtiyaç,

kimi zaman da yüzleşmekten kaçtığımız bir gölge belirir.


Bu nedenle çoğu zaman başkalarına yer açmak,

kendimize yer açmaktan daha güvenli gelir.

Başkasıyla ilgilenmek, kendimizle ilgilenmekten daha kolaydır.



Memnun Etmek ve Mükemmel Olmak: Eski Sevgi Koşulları



Kendimize yer açamamanın görünmeyen bir ayağı daha vardır:

Çocukluktan içimize yerleşen sevgi koşulları.


“Memnun edersem sevilirim.”

“Mükemmel olursam değerliyim.”

“İyi olursam kaybetmem.”


Bu inançlar yetişkinlikte fark etmeden benliğin iç düzenleyicisi hâline gelir.

Ve kişi kendine yer açmayı değil,

başkalarını memnun etmeyi önceliklendirmeye başlar.


Kendine yer açmak, bu koşulları sorgulatır;

bu yüzden korkutucu gelebilir.


Ama gerçek şu ki:


Kendine yer açmak, sevgiyi kaybetmek değil;

kendini kaybetmemeyi seçmektir.


Gölge Benlikle Karşılaşmanın Eşiği



Gölgede kalan tarafımız, bastırdığımız tüm duyguları sessizce taşır:

öfkeyi, kırılganlığı, kıskançlığı, arzuları, ihtiyaçları…


Onu reddettikçe benlik daralır.

Onu tanıdıkça genişler.


Kendine yer açmak, gölge tarafımızla yumuşak bir temas kurma cesaretidir aslında.

İç alan genişledikçe, gölge de şekilini değiştirir;

korkutucu olandan, tanınabilir olana dönüşür.


 

Belki Bugün Kendimize Şunu Sorabiliriz:



“Benim için artık yer kalmamış hangi alanı boşaltmam gerekiyor?”

ve

“Kendime yer açmak için atabileceğim ilk küçük adım ne?”


Bu sorular çoğu zaman dönüşümün başlangıç noktasını gösterir.


Psikanalitik Bir Öneri


Kendine yer açmanın ilk adımı,

içsel gürültüyü biraz kısmaktır.


Bugün bir davranış ssiz zorladıysa

ve “Bunda benim payım ne?” diye sormaya başladığınızı fark ettiyseniz,

bu iç alanın genişlemeye başladığının işaretidir.


Kendine sorabilirsiniz:


“Ben gerçekten bunu yapmak istiyor muyum?

Yoksa sadece biri üzülmesin diye mi yapıyorum?”


Bu sorunun cevabı, yıllardır dar gelen bir alanın kapısını açabilir.


 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör

Yorumlar


bottom of page